Fakirlik, sadece aç kalmak değildir. Fakirlik, insanın onurunun çalınması, hayallerinin öldürülmesi ve geleceğinin gasp edilmesidir. Aç kalan toplumlar önce saygınlıklarını kaybeder. Saygınlık gittiğinde, sıra ahlaka, şerefe, namusa ve iffete gelir. Bu değerler birer birer yıkıldığında, geriye yalnızca ruhu boşalmış bir insan yığını kalır.
Fakirlik, Ruhları da Kemirir
Fakirlik yalnızca cepleri değil, ruhları da kemirir. İnsan, her gün bir parça daha hayattan kopar. Karnını doyuramaz, çocuklarının gözlerine bakamaz, hayal kurmayı bırakır. Çünkü fakirlik, insanın geleceğini ellerinden alır. Hayatta kalmak için çırpınırken, insanlıktan da ödün vermeye başlar.
Psikolojisi çöken, umutları tükenen insan suçun kıyısına itilir. Bir ekmek parası için başını eğmek zorunda kalır, sessiz çığlıklarını kimse duymaz. Fakirlik, insanı öyle bir noktaya getirir ki, yalnızlaşır, suçla barışır, kendine ve topluma yabancılaşır.
Fakirlik: Bir Ülkenin Gerçek Yıkımı
Bir ülkenin gerçek yıkımı tanklarla, toplarla değil; fakirlikle başlar. Bu yoksulluk kader değil, bir sistemin tercihidir. Adaletsiz yönetimler, kaynakları belli bir zümreye akıtırken, halkı yoksulluğa mahkûm eder. Lüks sofralarda konuşulan “bütçe dengesi”, market market dolaşıp ucuz ekmek arayan vatandaşa zalim bir ironi gibi gelir.
Fakirlik, insanı alçaltır; toplumun vicdanını öldürür. Bugün işçi, emekçi, emekli hayatta kalma savaşı verirken, bazıları sefalarını sürüyor. Bir ülkede fakirlik bu kadar derinleştiyse, artık o ülkede adaletten, vicdandan ve insanlıktan söz edilemez.
Unutulmasın: Fakirliği görmezden gelenler, çürümüş bir geleceğin temellerini atar. Bugün aç kalmaya alışmış insanlar, yarın öfkeleriyle tarih yazar. Ve o tarih, zalimi de mazlumu da unutmadan yazacaktır.
Fakirlik Kader Değildir
Fakirlik kader değildir, zulmün adıdır. Ve bu zulme karşı susmak, ona ortak olmaktır.
Kaldır başını aziz milletim, utanma! Açlık kader değil, seni bu hale sokanlar utansın!
Saygılarımla
Doğukan AŞKIN