Eğitim, bir milletin geleceğini şekillendiren en önemli unsurdur.
Bu kutsal görev, sadece bireyleri değil, toplumların kaderini de belirler. Ancak, ülkemizin eğitim sisteminde yaşanan adaletsizlikler, öğretmenlerimizin omuzlarındaki yükü ağırlaştırmakta ve vicdanlarımızda derin yaralar açmaktadır. KPSS’de başarı gösterip mülakatlarda elenen öğretmen adaylarının hayalleri yıkılmakta; bu süreçte yaşadıkları psikolojik ve ekonomik zorluklar, zaman zaman geri dönülmez trajedilere sebep olmaktadır.
“Bir harf öğretene köle olamadık, vicdansızca katili olduk.”
Bu yazı, mülakat mağduru öğretmenlerin çığlığına ses vermek ve onların yaşadığı çaresizliğe dikkat çekmek için kaleme alındı. Çünkü her öğretmen yalnızca bir birey değil, aynı zamanda geleceğimizi inşa eden bir mimardır. Ve bu mimarların göz göre göre yıkılmasına seyirci kalamayız.
Mülakat Mağduriyetleri ve Liyakat Krizi
KPSS gibi objektif bir sınavda yüksek başarı gösteren öğretmen adaylarının, mülakatlarda düşük puanlarla elenmesi yalnızca bireysel bir mağduriyet değil, sistemin adaletine duyulan güvenin zedelenmesidir. Bu süreç, liyakat kavramını hiçe sayarak genç öğretmenleri keyfi değerlendirmelere, siyasi ve ideolojik önceliklere kurban etmektedir.
Mülakat mağdurlarının hikayeleri yalnızca haksızlığın değil, aynı zamanda umutların ve emeğin nasıl heba edildiğini de göstermektedir. Yıllarca hayalini kurdukları meslekleri ellerinden alınan bu bireyler, toplumun vicdanında bir yara olarak kalmaktadır. Daha da kötüsü, bu süreç birçok öğretmeni yalnızca mesleki değil, insani olarak da derinden yaralamaktadır. Onların adaleti ve liyakati haykıran çığlıkları, herkesin duyması gereken bir feryattır.
Toplumun Vicdanında Derin Bir Yara
İntihar Eden Eğitimciler
Her bir öğretmen, toplumun geleceği için bir umut ışığıdır. Ancak bu umut, mülakat mağduriyeti ve atama sorunları gibi ağır yüklerin altında sönmektedir. Uzun süre işsiz kalan, ekonomik zorluklarla boğuşan ve geleceğe dair umutlarını yitiren birçok öğretmen, ne yazık ki hayatına son vermektedir.
İntihar eden her öğretmen, yalnızca bireysel bir kayıp değil, aynı zamanda bir toplumsal trajedidir. Bu intiharların altında yatan en büyük sebeplerden biri, sistemin adaletsizliği karşısında duyulan çaresizliktir. Ekonomik sıkıntılar, aile içi baskılar ve toplumun yetersiz desteği, bu çaresizliği daha da derinleştirmektedir. Ancak bu trajediler yalnızca mağdurları değil, bir bütün olarak toplumu etkileyen büyük bir yara haline gelmiştir. Çünkü bir öğretmenin kaybı, bir milletin geleceğinde silinmez bir eksikliktir.
Yaşamak ve Mücadele Etmek
Sevgili öğretmenler, bu yazıyı sizlere bir çağrı niteliğinde kaleme alıyorum. Canınız kıymetlidir. Sizler yalnızca birer birey değil, sizi canından çok seven ailelerinizin, sizi bekleyen öğrencilerinizin ve bir milletin geleceğinin emanetçilerisiniz. Yaşadığınız zorlukların geçici, ancak varlığınızın kalıcı olduğunu unutmayın.
Hiçbir adaletsizlik sonsuza dek sürmez. Haksızlıkların sona ereceği ve liyakatin hâkim olacağı günler yakındır. Sizler yalnızca bu sürecin mağdurları değil, gelecekte büyük bir değişimin ve adaletin temsilcileri olacaksınız. Mücadeleden vazgeçmeyin. Çünkü sizin mücadeleniz, yalnızca kendiniz için değil, sizden sonra gelecek olan kuşaklar için de bir yol gösterecektir.
Liyakat ve Şeffaflık İçin Çağrı
Bu noktada, yalnızca öğretmenlere değil, karar alıcılara ve yetkililere de seslenmek istiyorum. Eğitim, siyaset üstü bir anlayışla ele alınmalı; sistem, liyakat esaslı bir şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Mülakat gibi subjektif ve adaletsiz değerlendirme süreçleri derhal kaldırılmalı, yerine objektif ve şeffaf bir sistem getirilmelidir.
Ayrıca, ataması yapılmayan öğretmenler için ekonomik destek, alternatif istihdam ve psikolojik danışmanlık gibi mekanizmalar geliştirilmelidir. Bu adımlar, yalnızca bireysel mağduriyetleri değil, toplumun eğitim sistemi üzerindeki güven krizini de ortadan kaldıracaktır.
Umudunuzu Koruyun
Her karanlık gecenin bir sabahı vardır. Sizler bu toplumun aydınlık sabahını getirecek kahramanlarsınız. Yaşadığınız zorluklar sizi yıldırmasın. Mücadele etmekten ve umudunuzu korumaktan asla vazgeçmeyin. Çünkü sizler, yalnızca bugünün değil, yarının da mimarlarısınız.
Ve unutmayın: Bir insanın hayatı, bir toplumun geleceğini değiştirecek kadar değerlidir.
Bu nedenle, ne olursa olsun yaşamaktan ve bu mücadelede yer almaktan asla vazgeçmeyin. Çünkü siz yalnızca bir birey değil, bir milletin umudusunuz.
Mülakat Mağdurlarına Destek
Bu yazımı, Milli Eğitim Bakanlığı önünde ve illerde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde oturma eylemi yapan öğretmenlere destek için kaleme aldım. Onların sesi, bu haksız düzenin değişmesi için yankılanmaya devam etmeli. Unutmayalım, adalet bir gün herkes için gereklidir.
Saygılarımla,
Çetin AY