İHANETİN DÜZENİ: İKTİDAR VE MUHALEFETİN AYNI OYUNDA BULUŞTUĞU ÜLKE
Bir ülkenin en büyük felaketi, iktidar ve muhalefetin aynı odaklara hizmet etmesidir. Halkın iradesi yok sayıldığında, demokrasi bir aldatmaca, seçimler ise küresel güçlerin dayattığı bir gösteriye dönüşür. Eğer hem iktidar hem de muhalefet küresel merkezlerin kontrolüne girmişse, o ülkede halk için hiçbir umut kalmaz. Bu durum, yalnızca bir ihanet değil, milletin geleceğine atılmış bir hançerdir.
KÜRESEL GÜÇLERİN OYUNU ÇÖKÜŞ VE BÖLÜNME…!!!
Küresel güçler, sadece dışarıdan saldırmaz; içerideki hainleri kullanarak bir ülkeyi içeriden çökertir. Muhalefet, halkın sesi olmaktan çıkıp küresel oyunlara alet olmuşsa, halk seçimlerde gerçek bir seçenek bulamaz. Bu durumda ülke; ekonomik krizler, toplumsal kutuplaşma, isyanlar ve kaosa sürüklenir.
“İktidar ve muhalefet aynı efendiye hizmet ediyorsa, sandık bir tuzaktır; seçim, halkın boyunduruk seçmesidir.”
Gençler geleceklerini başka ülkelerde arar. Eğitimli beyinler göç eder, ülkenin en değerli kaynakları yitirilir. Emekliler, yaşamlarının en rahat dönemini sefalet içinde geçirir. İşçiler, açlık sınırının altında yaşam mücadelesi verir. Orta sınıf, ağır ekonomik baskılarla yok olurken toplum, sefalet içindeki halk ve refah içinde yaşayan küçük bir elit sınıf arasında bölünür.
TESLİMİYETİN BEDELİ: KÖLELİK
İktidar ve muhalefet aynı güçlere hizmet ediyorsa, halk için özgürlük hayal olur. Seçimler yalnızca bir tiyatroya dönüşür; halk, kime oy verirse versin aynı düzenin devamına imza atar. Bu, bir milletin boyunduruk altına girmesi demektir. Kendi iradesiyle yönetilmeyen bir ülke, bağımsızlığını kaybeder ve küresel güçlerin kölesi haline gelir.
Daha da vahimi, bu teslimiyet halk tarafından sorgulanmazsa, millet kendi geleceğini kendi elleriyle yok eder. Bu düzen, yoksulluğu derinleştirir, kaosu körükler ve ülkeyi bölünmeye sürükler. Tarih, böylesi ihanetleri affetmez. Halk susarsa, bu milletin sonu olur.
ÇIKIŞ YOLU: BİLİNÇLEN VE DİREN!
Bu ihaneti fark etmek ve karşı çıkmak artık bir tercih değil, bir zorunluluktur. Halk, küresel güçlerin esir aldığı iktidar ve muhalefete karşı birleşmeli, iradesine sahip çıkmalıdır. Bu, sadece bir siyasi mücadele değil, bir varoluş mücadelesidir. Millet, kendi geleceğini kurtarmak için sesini yükseltmek zorundadır.
Unutulmamalıdır ki; hainlere göz yuman bir millet, kendi sonunu hazırlar. Eğer bu halk susmaya devam ederse, gelecek nesiller bizim hatalarımızın bedelini ödeyecek. Bugün bu ihanete dur demeyenler, yarın yok edilen bir vatanın enkazında ağlamaya bile fırsat bulamayacak.
Bu düzen böyle devam edemez! İhanete sessiz kalanlar, milletin geleceğini elleriyle karanlığa teslim eder. Şimdi ya susacağız ve yok olacağız ya da bu teslimiyete karşı birleşip mücadele edeceğiz. Tercih bizim, fakat unutmayalım: Sessizlik en büyük ihanettir..!!!
Saygılarımla,
Doğukan Aşkın