Süleyman Demirel’in uzun süreli siyasi varlığı, geçmişte birçok eleştiriye maruz kalmıştı. “Yedi sefer gitti, sekizinci sefer geri geldi, bıktık” diyenler, Demirel’in siyasetteki aktif rolüne karşı çıkıyordu. Ancak yıllar geçtikçe, bu eleştiriyi yapanların kendilerinin de iktidar hırsıyla 70 yaşını aşıp, sağlık sorunlarına rağmen koltuklarına sımsıkı tutundukları görülüyor. Peki, ne değişti? Dün Demirel’i eleştirenler, bugün aynı pozisyonda duruyor.
Bülent Ecevit de benzer eleştirilerin hedefindeydi. “Yaşlı, ölü gibi, bu yaşta hâlâ siyasette ne işi var?” söylemleriyle Ecevit’in siyasi varlığı kınanıyordu. Fakat bugün, aynı kişiler kendi iktidarlarını koruyabilmek için her türlü politik manevrayı yapıyor. Yaş faktörü artık önemini yitirmiş durumda; iktidarda kalmak söz konusu olduğunda, her şey mübah hale geliyor.
Almanya ve Çifte Standartlar
Adolf Hitler ve Yahudi katliamını kınayanlar, bugün Almanya’ya yönelik eleştirilerle aynı tutumlarını sürdürüyor gibi görünse de, fiiliyatta çok daha kötü uygulamalara imza atıyor. Almanya’yı kınayanların, sözde açıklamaları ile eylemleri arasındaki bu büyük fark, toplumda ciddi tepkilere yol açıyor.
Siyasetteki Tutarsızlık ve Çift Standart
Politikadaki bu ikilik, çift standart ve tutarsızlık, toplumun büyük bir kesiminde rahatsızlık yaratıyor. Geçmişte söylediklerinin aksini bugün bizzat uygulayanların varlığı, siyasetin ve toplumun karmaşıklığını bir kez daha ortaya koyuyor. “Bize gelince doğru, başkasına gelince yanlış” anlayışı, artık iktidar sahiplerinin belirgin bir özelliği haline gelmiş durumda.
Saygılarımla,
Aziz milletimi selamlıyorum.
Çetin Ay