“Eğilenler, anlık çıkarlarının gölgesine sığınır; dik duranlar, milletin ışığında sonsuza yürür.”
Çetin Ay
Bazı gerçekler vardır ki, ne kadar sert söylenirse söylensin, kendini açıklamaktan geri durmaz. Bugün burada, bir milletin onuru, haysiyeti ve gücünün simgesi olan
“dik durmanın” anlamını ve bundan rahatsızlık duyan “eğilenlerin” zavallılığını konuşacağız.
Dik duran insan, karakteriyle, onuruyla ve cesaretiyle toplumun gerçek kahramanıdır. Eğilenler ise, çıkar uğruna başını eğip her rüzgâra göre yön değiştiren, menfaat için her türlü zillete boyun eğen zavallılardır. Şunu açıkça ifade edelim: Dik duran bir insan, eğilenlerin dünyasında var olmaya başladığında, onların tüm hesapları, tüm sahte düzenleri altüst olur. İşte bu yüzden dik duran insan, eğilenlerin korkulu rüyasıdır.
DİK DURAN İNSAN ŞEREFİN VE CESARETİN TEMSİLCİSİ…!
Dik durmak, sadece bir fiziksel duruş değildir. Bu, bir insanın omurgalı olmasını, korkusuzca doğruları söylemesini ve tehditlere boyun eğmemesini ifade eder. Eğilenler, bu duruştan rahatsızdır. Çünkü onların alışkanlığı, güçlü olana yaltaklanmak, menfaat uğruna onurunu satmaktır.
Dik duran insan, kimsenin önünde eğilmez, haksızlık karşısında susmaz ve değerlerinden ödün vermez. Onun duruşu, eğilenlerin boyunlarını bükmesine neden olur. Çünkü eğilenler, kendi korkaklıklarını onun cesaretiyle kıyasladıklarında, içlerindeki zayıflıkla yüzleşmek zorunda kalırlar.
EĞİLENLERİN OYUNLARI VE KORKULARI
Eğilenler, dik duran insanı itibarsızlaştırmak için her türlü oyuna başvurur. Onların silahı iftiradır, yalandır, çarpıtmadır. Ama şunu bilsinler ki, dik duran bir insan, bu tür oyunlara aldırış etmez. Çünkü onun dayanağı onurudur, haysiyetidir.
“Eğilenlerin gölgesinde büyüyenler, dik duranların ışığını anlamaz.”
Çetin Ay
Eğilenlerin rahatsızlığı, aslında kendi içlerindeki zavallılığı fark etmelerinden kaynaklanır. Dik duran biri, onların çıkar hesaplarını, statükoya teslimiyetlerini ve onursuzluklarını gün yüzüne çıkarır. Bu yüzden eğilenler, dik duran insanı susturmak, yıldırmak ve karalamak için uğraşır. Ancak bilmelidirler ki, eğilenler yok olmaya mahkûmdur; dik duranlar ise her zaman hatırlanır.
BİR MİLLETİN GÜCÜ DİK DURANLAR…!
Dik duran insanlar, sadece bireysel kahramanlar değil, bir milletin gücünü temsil eden sembollerdir. Onlar, toplumun omurgasıdır. Eğilenler ise milletin sırtındaki kamburdur. Bugün bir milletin kaderini değiştirenler, başını kaldırıp “Ben buradayım!” diyenlerdir. Eğilenler mi? Onlar tarihin tozlu sayfalarında unutulmaya mahkûmdur.
Unutmayalım: Bu milletin tarihi, dik duranlarla yazıldı. Kurtuluş mücadeleleri, bağımsızlık savaşları, halk iradesi hep bu duruşun eseridir. Eğer bugün başımız dik, alnımız açık yürüyorsak, bu eğilmeyenlerin mücadelesi sayesinde olmuştur.
BAŞI DİK YAŞA, ŞEREFİNLE HATIRLAN..!!!
Dik durmak kolay değildir. Bu bir bedel ister. Yalnızlık, iftira ve düşmanlıklarla karşılaşmayı göze almak gerekir. Ama unutmayın, eğilenler onursuz bir hayatın kölesiyken, dik duranlar tarih yazan liderlerdir.
Bu yüzden, her zaman başınızı dik tutun. Şerefle yaşayın, haysiyetinizden ödün vermeyin. Eğilenlere aldırış etmeyin; çünkü onlar yok olmaya mahkûmdur. Tarih, sadece başı dik olanları yazar.
Dik durmak bir seçim değil, bir zorunluluktur….!!
Çünkü başı dik bir yaşam, onursuz bir hayattan her zaman daha değerlidir.
Unutmayın: “Eğilmek köleliktir, dik durmak özgürlüktür!”
Saygıyla,
Çetin Ay