BASINÇ ALTINDAKİ EKONOMİ..!!!
2025 YILINA GERİ SAYIM
Türkiye ekonomisi 2024’ün son virajına girmişken, önümüzdeki yılın görünümü, pembe tablo arayanlar için bile bir hayli karamsar.
Piyasalardaki baskı, enflasyondaki inatçı yükseliş ve döviz kurundaki kırılganlık, 2025’te ekonomiyi ağır bir sınavla baş başa bırakabilir.
YOKUŞ AŞAĞI FRENI TUTMAYAN ARAÇ
2024 boyunca uygulanan sıkı para politikası, enflasyonu kontrol etmekte kısmen başarılı olsa da, çarpan etkisiyle büyüme hızını büyük ölçüde frenledi. Bu duruşun 2025’te süreceği aşikâr. Ancak ekonomi, yokuş aşağı hızlanan bir araç gibi; hem freni tutmuyor hem de yolun sonunda büyük çukurlar var.!
- Enflasyon: Bazı tahminler 2025 sonu için enflasyonu %20’lere düşürüyor. Ancak bu iyimser bir beklenti. Gıda ve enerji fiyatlarındaki oynaklık, döviz kuru şokları ve yapısal reformların eksikliği ile enflasyonun %30-35 bandında seyretmesi işten bile değil.
- Büyüme: Büyüme beklentisi %2-3 aralığında. Bu oran, genç nüfusa ve devasa işgücüne sahip bir ekonomi için yetersiz. İç talep daralıyor, yatırımlar duraksıyor, sanayi üretimi kısır döngüye giriyor.
DÖVİZ KURU: PATLAMAYA HAZIR BİR BOMBA
Döviz kurlarında yılın başında hafif bir istikrar görülebilir, ancak bu sükûnet aldatıcıdır. Türkiye’nin 2025’te 170 milyar dolara yakın dış borç ödemesi var. Bunun üzerine enerji ithalatı, ihracatın yetersiz kalışı ve turizm gelirlerindeki olası dalgalanmalar eklenince dolar/TL’nin 45-50 bandına çıkması kötü bir ihtimal değil, olası bir senaryo haline geliyor.
“Bütçe, kalemin bittiği yerde değil; aklın tükendiği noktada açık verir.”
Çetin Ay
ASGARİ ÜCRET: ÇÖZÜLEN DÜĞÜM, SIKILAN KEMER
2025’te asgari ücrete yapılacak %35-40 aralığında bir zam, kısa vadede çalışanların nefes almasını sağlayabilir. Ancak bu zam, enflasyonist sarmalı yeniden körükleyerek, hayat pahalılığını daha da dayanılmaz hale getirecek. Küçük işletmeler ise artan maliyetlerle mücadele edemeyip kepenk indirmek zorunda kalabilir.
DIŞ YATIRIMLAR: BEKLENTİ VAR, GÜVEN YOK
Türkiye, jeopolitik risklerle boğuşurken yabancı yatırımcı için cazibesini kaybetmekte. Güven ortamı, sadece faiz artırmakla değil, hukuki ve siyasi istikrarla tesis edilir. Ancak 2025’te siyasi ve ekonomik belirsizlikler devam ederse, beklenen yatırımlar yine hayal olacak.
ÇARKLAR DURURSA…
İç talebin daraldığı, büyümenin yavaşladığı, enflasyonun düşürülemediği bir ekonomi senaryosunda; işsizliğin %12-14 seviyelerine çıkması muhtemel. Döviz krizi, ithal ürünleri lüks hâline getirecek, üretim maliyetlerini yukarı çekerek reel sektörü zorlayacak. Orta sınıf, hayat pahalılığı karşısında erirken, sosyal eşitsizlik derinleşecek.
2025, Türkiye için bir yol ayrımı olacak..!
Kararlı yapısal reformlar ve yatırım ortamının iyileştirilmesi sağlanamazsa, ekonomideki mevcut yük artacak ve kriz senaryoları kaçınılmaz hale gelecek.
“Bazen en kötü ihtimal, sadece bir tahmin değildir; o, tedbirsizliğin kaçınılmaz sonucudur.”
Türkiye, ya zorlu bir yolculukla ekonomik reformlara yönelecek ya da içinden çıkılması daha zor bir sarmala sürüklenecek.
2025, umutla değil; hakikatle yüzleşme yılı olacak.
“Finansal başarı, matematiğin değil; strateji ve sabrın dansıdır.”
Saygıyla,
ÇETİN AY