ARABESK VE SANATSAL SINIFSALLIK ÜZERİNE
Arabesk müzik, sadece bir müzik türü değil; aynı zamanda toplumun duygusal bir yansımasıdır.
Kimileri bu müziği “aşırı acılı” ve “basit” bulurken, kimileri içinse arabesk, hayata karşı verilen bir mücadelenin melodik ifadesidir.
Peki, arabesk müziğin bu kadar eleştirilmesinin sebebi nedir?
Resimdeki ifade, toplumdaki kültürel özentilik ve sınıfsal önyargıların sanata bakışımızı nasıl etkilediğini gösteriyor. Batıda caz müziği, ezilenlerin sesi olarak görülüp saygı duyulurken; benzer bir duygusal yoğunluğa sahip olan arabesk müzik, “yerli ve alt kültür ürünü” olarak küçümseniyor.
Oysa Attila İlhan’ın şiirlerindeki melankoli de arabesk müzik kadar derin ve etkileyicidir. Acıyı estetik bir dille anlatmak, sanatı değersiz kılmaz; tam tersine, halkın duygu dünyasıyla bütünleştirir.
FERDİ TAYFUR’A VEDA
Bu bağlamda, arabesk müziğin simge isimlerinden Ferdi Tayfur’u anmamak mümkün değil. Ne yazık ki, centilmen kişiliği ve halkın sevgilisi olan bu büyük sanatçıyı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz.
Ferdi Tayfur, yalnızca eserleriyle değil, mütevazı ve zarif duruşuyla da gönüllerde taht kurmuştu. Onun şarkıları, toplumun yaralarını bir teselli gibi sararken, milyonlarca insanın kalbinde unutulmaz izler bıraktı. Ferdi Tayfur, arabesk müziği halkın duygusal mirası haline getiren bir efsaneydi.
SINIFSAL KİBİR VE ÖNYARGI
Türkiye’de arabesk müziğe karşı geliştirilen olumsuz tutumun temelinde sınıfsal kibir yatıyor. Bu müzik, halkın bağrından çıktığı için bazı kesimler tarafından küçümseniyor.
Oysa arabesk, toplumsal haksızlıklar, yoksulluk ve hayatın zorluklarına karşı verilen mücadelenin bir ifadesidir. Tıpkı caz müziğinin siyahilerin özgürlük çığlığı olması gibi, arabesk de Türkiye’nin mahalle aralarından yükselen bir başkaldırıdır.
MÜZİKAL KİMLİK VE ÖZBENLİK
Toplumun farklı kesimlerinin sanata bakışı, aslında kimlik algısının bir yansımasıdır. Arabesk müziği sevmek ya da sevmemek kişisel bir tercihtir; fakat bu müziği küçümsemek, toplumsal hafızanın bir bölümünü yok saymak anlamına gelir.
Sanat, her zaman bir sınıfın, bir dönemin ya da bir coğrafyanın sesi olmuştur. Tıpkı caz müziği Amerika’da özgürlük mücadelesine eşlik etmişse, arabesk de Anadolu’nun sesi ve sitemidir.
“SANAT, RUHUN KENDİSİYLE YAPTIĞI SESSİZ BİR ANLAŞMADIR; ANLAMAYA ÇALIŞTIĞINDA BÜYÜSÜ KAYBOLUR.”
Çetin Ay
Ferdi Tayfur’un yankılanan sesi gibi, bu kültürel mirası yaşatmak bir saygı meselesidir. Sanatı küçümsemek değil, anlamaya çalışmak gerekir. Çünkü sanat, en yalın haliyle insanın kendisiyle yaptığı bir iç hesaplaşmadır.
Saygıyla,
Çetin Ay