Bu ülke yıllardır çözüm bekleyen sorunlarla boğuşuyor. Ekonomi çöküyor, adalet yerlerde sürünüyor, eğitim sistemi kaosa sürükleniyor, özgürlükler yok ediliyor ve yolsuzluk her yeri sarmış durumda. Yetmezmiş gibi, mafyanın baskısı ve gölge yönetimler siyaseti kontrol ediyor. Ve en kötüsü, buna ses çıkarmayanlar, bu düzenin ortağı oluyor.
Ekonomik Kriz:
Hayat pahalılığı artık nefes aldırmıyor. Halk, açlık sınırında hayatta kalmaya çalışırken, döviz kurları ve enflasyon elini cebine atıyor. Ekonomi, yanlış politikalarla her geçen gün daha da batıyor.
Adaletin Çöküşü:
Adaletin olmadığı yerde, ne huzur ne güven kalır. Yargı kararlarının siyasi gölgede kalması, adalet duygusunu yerle bir etti. Adalet sadece güçlülerin hizmetinde olamaz.
Eğitimde Kaos:
Okullar arasındaki uçurum büyüyor, nitelikli eğitim sadece parayla erişilebilir hale geliyor. Gençler ezberle sınanıyor, hayallerini yok eden bir sistemin içinde kayboluyor.
Özgürlüklerin Bastırılması:
Medya susturuluyor, farklı düşünen herkes hedef alınıyor. İfade özgürlüğü boğuldukça, toplumun sesi kısılıyor. Susturulmuş bir toplum, köle toplumdur.
Yolsuzluk ve Şeffaflık Eksikliği:
Devletin kaynağı belli ellerde tükenirken, halktan alınan vergiler hesapsız harcanıyor. Şeffaflık yok, hesap soran da yok. Bu düzen, güven değil; çürüme üretiyor.
Mafya ve Gölge Yönetim:
Organize suç örgütlerinin siyasete sızması, ülkenin kanını emiyor. Devleti gölgelerden yönetenler, halkı baskı ve tehdit altında tutarak korku düzeni kuruyor.
Bu düzen, sadece zalimlerin değil; sessiz kalanların eseridir. Susmak, suça ortak olmaktır.
Türkiye, ya bu çürümüş düzene karşı ayağa kalkacak ya da sessiz kalmanın bedelini çocuklarının geleceğiyle ödeyecek. Baskı ne kadar artarsa artsın, direniş büyümek zorundadır.
Unutmayın: Zulme boyun eğen, onurunu kendi elleriyle mezara gömer.
Saygıyla,
Alim TÜLEK