İlk önce farkında olmadan, sonra kanıksayarak; bugün bize sıradan gelen pek çok şeye adım adım, zamanla alıştırıldık.
Değerlerimizi teker teker yitirirken, milyonlarca mülteciye de yavaş yavaş alıştırıldık. Bu değişimlerin izleri, toplumun her köşesinde derin yaralar açıyor artık.
Erozyona Uğrayan Değerlerimiz
Yavaş yavaş çalınan değerlerimize alıştık, alıştırıldık!
Toplumun temel direkleri olan adalet, dürüstlük, eşitlik gibi kavramlar, zaman içinde aşındı. Kaybettiklerimizin ardından oluşan boşluklar dolmadı. Aksine, toplumun vicdanında derin yarıklar meydana geldi. Hukukun üstünlüğüne olan güven zayıfladı. Adalet, artık yalnızca bir kelimeden ibaret.
Daralan Özgürlük Alanları
Düşünce özgürlüğü yavaş yavaş sınırlandırılırken, eleştirinin değeri düşürüldü.
Farklı seslere tahammül azalırken, toplumsal alanlarda korku hakimiyet kurdu! Sesini hafiften çıkaranlar, “kral çıplak” diyenler, haksızlıklara itiraz edenler önce itibar suikastine uğruyor; susmazlarsa can ve mal güvenliği tehdit ediliyor.
Yavaş Yavaş Sessizleştirildik
Eleştirel düşüncenin yerini zamanla suskunluk aldı. Toplum, sessizliği bir kabullenme olarak içselleştirdi. Yavaş yavaş baskının doğal bir süreç olarak görülmesine tanık olduk!
Fakirleşmenin Gölgesi
Yavaş yavaş fakirleşmenin yükü omuzlarımıza bindi! Ancak biz buna da yavaş yavaş alıştırıldık.
Ekonomik daralma, yaşam standartlarımızı düşürürken geçim sıkıntısı hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Artık en temel ihtiyaçlar bile lüks olarak algılanıyor. Devletin sahip olduğu kurumların sessizce özelleştirilmesine de alıştırıldık.
Eğitimde Gerileme
Eğitim, gelecek nesillerin temel taşı olmasına rağmen, bu alanda da büyük geri adımlar attık.
Eğitime erişim zorlaştı, fırsat eşitliği kayboldu. Gençlerin geleceğini daha iyiye taşıyacak eğitim kalitesizleşirken, toplum yarınlarını belirsizliğe terk etti.
Milli Duyguların Yitimi
Milli duygular, toplumsal bağların güçlendiği bir alandır. Ancak bu alanda da yavaş yavaş soğuduk. Milli hislerimizi kaybettik, toplumun ortak değerlerine yabancılaştık. Bu durum, toplumsal bölünmeleri daha da derinleştirdi.
Manevi ve Kültürel Erozyon
Manevi değerlerin aşınmasına da yavaş yavaş şahit olduk.
İnançlarımız, geleneklerimiz ve kültürel kimliğimiz gözden düştü. Toplumun ruhunu diri tutan bu değerler, birer birer yok olmaya yüz tuttu. Herkesin kendini köksüz hissettiği bir noktaya geldik.
Ve Yavaş Yavaş Gelen Mültecilere Alıştırıldık
Göçmen akını, toplumsal yapıyı yeniden şekillendirirken kültürel dokumuzu da değiştirdi. İş gücü, ekonomi ve demografik yapıda yeni dengelere ayak uydurmaya çalışıyoruz. Ancak bu süreç, toplumun sosyal yapısını derinden etkiledi.
Yavaş Yavaş Kabullendiğimiz Değişimle Yüzleşme Vakti
Bugün geldiğimiz noktada, yavaş yavaş kaybettiklerimizin toplumsal bedellerini daha derin bir şekilde hissediyoruz!
Belki de bu sürecin en tehlikelisi, her şeyi olağan görmemizdir. Artık durup düşünmenin, kaybettiklerimizi geri kazanmanın ve geleceğimizi yeniden inşa etmenin vakti geldi mi? Yoksa daha birkaç yavaş alıştırma daha mı bekliyor bizi? Yavaş yavaş da eyalet sistemine, Türkiye’nin bölünmesine, Apo’nun meclise çıkmasına da mı alışacağız?
Aziz Türk Milleti, her birinizi canımdan çok seviyorum.
Saygılarımla,
Çetin AY