GEÇMİŞTEN HESAP SORMA: AYŞE BARIM’IN TUTUKLANMASI ÜZERİNDEN DEVLETE MESAJ…‼
Çetin Ay’ın Köşesi
Ayşe Barım’ın tutuklanması, yalnızca bireysel bir dava gibi görünse de, aslında devlete karşı işlenen suçların asla unutulmayacağına dair güçlü bir siyasi mesaj içeriyor. Bu olay, devletin geçmişte yaşanan olaylara yönelik hesap sorma iradesini ve gelecekte benzer girişimlere karşı caydırıcı bir duruş sergileme kararlılığını ortaya koyuyor.
DEVLETE KARŞI SUÇUN ZAMANAŞIMI YOK..!!!
Barım’ın tutuklanması, devlete yönelik tehdit olarak algılanan eylemlerin ne kadar geçmişte yaşanmış olursa olsun, göz ardı edilmeyeceğini gösteriyor. Bu, devletin otoritesini koruma ve devlete karşı işlenen suçların bedelinin mutlaka ödeneceği mesajını taşıyor.
“Devletin hafızası unutur gibi yapar, ama zamanı geldiğinde unuttuklarını bir bir hatırlar.” (Çetin Ay)
Devlet için bu tür adımlar, yalnızca geçmişin bir hesabını görmek değil, aynı zamanda gelecekteki benzer olayların önüne geçmek için caydırıcı bir emsal yaratmak anlamına gelir.
Ancak bu tür süreçlerin sadece bir güç gösterisi olarak algılanmaması için hukukun üstünlüğüne ve adil yargılamaya dikkat edilmesi gerekir. Çünkü toplumun gözünde adaletin tarafsızlığı, devletin meşruiyetini güçlendiren temel faktördür.
HUKUKİ EMSAL..!!! HİÇBİR EYLEM CEZASIZ KALMAZ
Bu tutuklama, geçmişte devlete yönelik herhangi bir eylemde bulunmayı düşünenler için açık bir mesajdır:
“Devlete karşı işlenen suçlar zaman aşımına uğramaz.”
Bu, sadece geçmişte değil, gelecekte de devleti hedef alacak girişimler üzerinde caydırıcı bir etki bırakabilir.
Bu tür kararlar, aynı zamanda toplumun hukuk ve adalet duygusunu da güçlendirebilir. Ancak bu süreçler, siyasi hesaplaşma olarak algılanırsa, toplumda derin ayrışmalara yol açabilir. Bu nedenle, yargının bağımsızlığına ve süreçlerin şeffaflığına özel bir önem verilmelidir.
GÜÇLÜ BİR HAFIZA
Devlet, Ayşe Barım gibi geçmişte belirli olaylara dahil olduğu iddia edilen kişilere yönelik adımlarla bir mesaj vermektedir:
“Devletin hafızası güçlüdür ve hiçbir suç unutulmaz.”
Bu tür adımlar, sadece bireylere değil, aynı zamanda topluma ve uluslararası kamuoyuna da güçlü bir duruş sergiler.
Ancak bu tutum, yalnızca geçmişin hesaplaşması olarak kalmamalı; aynı zamanda toplumun gelecekte daha güvenli ve barışçıl bir düzene kavuşmasını hedeflemelidir. Bu nedenle, cezalandırıcı bir adaletten ziyade, ders çıkarıcı bir adalet anlayışı ön planda tutulmalıdır.
DEVLETİN KARARLILIĞI
Ayşe Barım’ın tutuklanması üzerinden verilen mesaj nettir:
“Devlete karşı işlenen hiçbir suç cezasız kalmaz ve zaman aşımına uğramaz.”
Bu mesaj, geçmişte ve gelecekte yalnızca bireyleri değil, siyasileri de kapsamaktadır.
Ancak bu sürecin toplumun geleceği için bir uzlaşmaya ve ortak bir geleceğe hizmet etmesi gerekir. Devletin güçlü hafızası, ancak adil bir yargılama süreciyle desteklendiğinde toplumsal güveni artırabilir.
SONUÇ: GEÇMİŞTEN DERS ÇIKARARAK GELECEĞİ GÜÇLENDİRMEK
Bu tür adımlar, bir yandan devlete karşı işlenen suçları engellemeyi hedeflerken, diğer yandan geçmişten ders çıkararak toplumsal barışı güçlendirmeyi amaçlamalıdır. Çünkü devletlerin gücü, yalnızca bugünü değil, geçmişi ve geleceği nasıl yönettikleriyle ölçülür.
Saygıyla,
Çetin Ay